10 Kasım Anma Programı

Vatanımızın kurtarıcısı, devletimizin kurucusu, büyük devlet adamı ve eşsiz lider GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün aramızdan ayrılışının 72. yıldönümünde onu birkez daha sonsuz minnetle, şükranla anıyoruz. O'nun koymuş olduğu ilkelere sahip çıkarak bize gösterdiği hedeflere hiç durmadan yürüyeceğimize manevi huzurunda söz veriyoruz. Yüce Rabbim O'na sonsuz rahmet eylesin, ruhunu şad etsin. HACI DEMİR KURUCU ÜYE

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA TÖRENİ

Aramızdan Ayrılışının 72. Yılı

Atamızın aramızdan ayrılışının 72. Yıl dönümü bugün…

1. Başta devletimizin kurucusu, ülkemizin kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzü, onunla beraber hizmeti geçen tüm arkadaşlarını, kanını bu yüce vatan uğruna akıtan tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, emeğini, bilgisini bu ülkenin ve insanlarının faydasına ve gelişimine harcamış tüm vatanseverimizi rahmetle, şükranla anıyor, hepsine en sıcak sevgilerimi, minnetlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.

2. Ülkemizi geçmişte parçalamayı başaramamış devletlerin etnik kimliklere ayırmaya çalıştığı Türk Ulusunu Atatürk, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” biçiminde tanımlayarak hepimizce bilinen Sevr şartlarında, Milli Mücadeleyi Anadolu’dan başlatarak, bugün üzerinde yaşadığımız şehit kanları ile sulanmış topraklarımızı vatan yapmış, yedi düvelle savaşarak bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurmuş, 1300 yıldır ifade bile edilmeyen Türklüğümüzü yeniden canlandırmış tarih sahnesinden silinmek, yok edilmek üzere olan Türk Milletini yeniden yükseltmiştir.

Cumhuriyet ilan edilmeden 3 ay kadar önce Ağustos 1923’te en yakın arkadaşları (Rauf ORBAY, Refet BELE, Kazım KARABEKİR ve Ali Fuat CEBESOY) bile Atatürk’ten “Kemal, Cumhuriyet ilan edecekmişsin, halifeliği kaldıracakmışsın, eğer böyle ise biz bunda yokuz, bugün burada Cumhuriyet ilan etmeyeceğine dair söz ver ve bunu halka duyur” demişlerdir.

Cumhuriyet ilanından önceki seçimlerde de aday olmaması için çalışmışlar ve yasa teklifi çıkarmışlardır.

3. Atatürk’ün Milli Mücadele ateşini Anadolu’da yakmasını, bir kısım yazarlarımız, elde avuçta yokken; emperyalizme, galip devletlere, Yunan ordusuna, Ermenilere, Pontus çetelerine karşı mücadeleye girişilemeyeceğini düşünmüşler ve Atatürk’ü hayalcilikle, blöf yapmakla ve delilikle suçlamışlardır.

* Atatürk başarısızlık diye bir şey tanımazdı. Ülkenin üzerine kara bulutlar çöktüğü, herkesin umutsuzluk içerisine düştüğü işgal yıllarında bile o, umutsuzluğa düşmeyerek bağımsızlık savaşını başlatma ve  kazanma başarısını göstermiştir.

4.   Türk Devrimi birçok konuda ilktir:

* Emperyalizme karşı başarılı olan ilk ulus hareketidir.

* Bağımsızlık savaşının 3,5 yıl gibi kısa bir sürede, zaferle sonuçlandıran ilk ve tek ulusal devrimdir.

* Ulusal kurtuluş savaşını, savaş içinde oluşturulan parlamento aracılığıyla sürdüren ilk ve tek örnektir.

* Savaş sürerken yeni bir kamu düzeni kuran, yasalara bağlı kalarak devrim yapan, enflasyonsuz kurtuluş savaşı veren, 15 yıl içinde bir toplumu “bir çağdan yeni bir çağa” ulaştıran ve sürekli devrimciliği devlet politikasına yerleştiren ilk ve tek ülke, Türkiye’dir.

5. Hukuktan, özgürlüklerden, insan haklarından, laiklikten ve üniter yapısından ödün vermeyen ve sonsuza kadar sürecek olan Türkiye Devleti, bir Cumhuriyettir.

Cumhuriyet fazilettir, erdemdir, Cumhuriyet çağdaşlık demektir, Cumhuriyet, laiklik, özgürlük demektir, demokrasi, tam bağımsızlık, düşünce ve fikir hürriyeti, vicdan hürriyeti demektir Cumhuriyet.

6. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün egemenlik ve bağımsızlık hakkındaki düşünceleri şöyledir:

“Bizim bugünkü uğraşlarımızın amacı tam bağımsızlıktır. Tam bağımsızlık ise ancak, mali bağımsızlık ile gerçekleştirilebilir. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olursa, o devletin yaşantısını sağlayan bütün bölümlerinde bağımsızlık, felce uğramış demektir. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart, bütçenin ekonomik bünye ile denk ve uygun olmasıdır.”

1927 yılında okuduğu nutukta şöyle söylüyordu: “Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir ne denli zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun, bir ulus, uygar insanlık önünde uşaklıktan öte bir gözle görülmeye layık olamaz. Oysa Türk ulusu’nun onur ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyle ise ya bağımsızlık ya ölüm. İşte gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu olacaktır.”

7. Kurtuluşu, kendi iç dinamikleri ve özdeğerleri yerine Avrupa ve Amerika’da görmenin yanlışlığını ATATÜRK şöyle ifade etmiştir:

“Artık durumu düzeltmiş olmak için mutlaka Avrupa’dan öğüt almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım düşünceler belirdi. Oysa hangi bağımsızlık vardır ki yabancıların öğütleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.”

8. Atatürk’e dinsizdir, laiklik dinsizliktir diyenlere ve dini her türlü çıkarı için kullanan din tüccarlarına kendisinin şu sözünü hatırlatmak gerekir:

Hz. Muhammed Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca Müslüman yürüyor.  Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar O ölümsüzdür.

* Atatürk’ün Duası

31 Ağustos 1922 sabahı savaş alanını gezen ve Kızıltaş deresindeki binlerce ölüyü gören ve yaralıların iniltisini bağırtısını dinleyen Atatürk ellerini açmış ve şehitlerimize Fatiha okumuş ve:

Yarab, bana suç yazma beni ölülerin sorumlusu yapma. Yunanlılar yurduma girdi. Milletimin namusuna saldırdı. Türklüğü ve sana inanan, dua eden, Müslümanlığı yok etmek istediler. Yurdumu kurtarmak için bu savaşı yaptırdım. Beni istilacı kumandanlarla bir tutma. Türk Milletinin kurtuluş savaşında dökülen kanlarından dolayı beni affet” diye dua etmiştir.

Ulu Önderimiz;

Yüce dinimiz İslâmiyet ve O’nun kurucusu Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) efendimiz hakkında bakın ne diyor;

Din insanın gıdasıdır. Dinsiz insan boş bir eve benzer. İnsana  hüzün verir. Mutlaka bir şeye inanacağız. Bu dinlerin en sonuncusu elbette en mükemmelidir. İslâm dini hepsinden üstündür. Onun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir Destanını okusunlar. Hz. Muhammed’in bir avuç imanlı müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir meydan muharebesinde kazandığı zafer, fâni insanların kârı değildir. Onun peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır.

Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz da.

Nasıl ki her konuda yüksek meslek ve uzmanlık sahipleri yetiştirmek gerekliyse, dinimizin felsefi hakikatlerini inceleyecek, anlayacak, öğrenecek-ilim ve fennine sahip olacak, seçkin ve hakikî yüce bilginleri yetiştirecek kurumlara sahip olmalıyız.

İlahî öğütler Kur’an’ın içindedir, Hz. Peygamber’in sözlerinde ve hareketlerindedir. Biz Kur’an’ı duvara asmışız ancak tören olarak okuyoruz. Vaazlarda da, din derslerinde de, mukabelelerde de, ölülerin ruhları için de onu hep musiki ile duygulanmak için okuyoruz. Aklımızla anlayıp davranış geliştirmek için ise, başkalarının bize anlattıklarına bağlanıyoruz.

9. Atatürk Olsaydı

  • Borcumuz 450 milyar dolar olmazdı. Dışa bağımlı olmazdık. Ekonomik ve siyasi yönden tam bağımsız olurduk.
  • Siyasi baskılara boyun eğmez, onurumuzla kimseyi oynatmazdık.
  • Milli kaynaklarımız geçici iktidarlar uğruna yabancılara satılmazdı.
  • Canımızla, kanımızla kazandığımız topraklarımız, maddi menfaatler uğruna satılmazdı.
  • Toplum, laik-anti laik, alevi – sünni, Türk-Kürt ayrımı yapılmadan birlik ve beraberlik içinde mutlu ve huzurlu yaşardı.
  • Sözde ermeni soykırımı iddialarını hiçbir ülke gündemine alamaz ve bu asılsız iddiayı reddetmeyi suç sayacak alçakça bir karar alamazdı.
  • Atatürk olsaydı, Cumhuriyet ve vatan bu kadar tehdit altında olmazdı. Ülke satışa çıkarılmaz, pazarlanmaz, milli ve manevi değerlerimiz bu kadar ayaklar altına alınmazdı.

 

10. Zaman birlik- beraberlik zamanıdır. Çok çalışma ve dayanışma, tehlikeleri fark etme ve tedbir alma, uyanık olma, zamanıdır. Zaman kavga etme, milleti halkı ayrıştırma, bölme ortamına sürükleme zamanı değildir.

* Zaman, ülkemizin manevi ve maddi değerlerine sahip çıkma zamanıdır.

* Zaman, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyinde, dünya devletleri ile eşit şartlarda münasebetler kurarak hak etiği yeri alma zamanıdır. Zaman, ülkeyi geriye götürme zamanı değildir, Siyasi menfaatler için geçici iktidarlar için, Türkiye’nin değerlerini satma zamanı değildir. Zaman uyanık olma zamanıdır.

* Ülkemizin, halkın ve milletimizin birliği için demokratik, laik sosyal hukuk devleti için, gericiliğe ve irticaya dur diyebilecek aydınlık ve TAM BAĞIMSIZ BİR TÜRKİYE İÇİN, ATATÜRK’E sahip çıkma zamanıdır.

* Zaman, “muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut” olduğunu bilme, anlama zamanıdır.

* Zaman, Cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılâplarına, Atatürkçü düşünme sistemine sımsıkı sarılma, sahip çıkma, kenetlenme zamanıdır.

Çok geç olmadan, hemen, şimdi, derhal…

Atam, aziz şehitlerimiz, ruhlarınız şad olsun…

Saygılarımla,

Hacı DEMİR

(Perpa B Blok ve Perpa Kartalları Yönetim Kurulu Üyesi)

Hacı Demir – 10 Kasım’da konuşmasını yaparken.